Hadisleri seçerken bir kısım hadisi bilerek almadım buraya, dileyen hadis kitaplarını bu konuda karıştırır, kendi araştırır bulur. Niçin almadığıma gelince, açıkcası utandım!
Zaten aldığım hadislerde edep dışı rivayetlerdir (affinıza sığınarak alıyorum, bu kardeşinizi inşallah hoş görürsünüz). Tabi ki sadece hadisde kalmayıp bazı son zamanda fetva diye ortaya attıkları saçmalıklardan´da bir demet aldım. Maksat düşündürmek!
Şimdi gelelim affınıza sığınaraktan derlediğim hadislere.
1) Peygamberin Cariyesi zina etmişmiş:
Hz. Ali hutbede şöyle buyurdu: “Ey insanlar, kölelerinize –ister muhsan olsunlar, ister olmasınlar- hadleri tatbik edin. Zira Hz. Peygamber As.’ın bir cariyesi zina yapmıştı, ona celde tatbik etmemi emretti. Dövmek üzere yanına geldim. Yeni nifas olmuştu. Döversem öldürürüm diye korktum. Durumu Rasülüllah’a arzettim. Bana:
“_ İyi yapmışsın, iyileşinceye kadar ona dokunma” dedi.”
(Müslim, Tirmizi, Ebu Davut) KÜTÜB-i SİTTE; 1593, 5/168, 169
Hz. Enes anlatıyor:
Bir adam, Rasülüllah’ın ümmü veledine temas etmekle itham edilmişti. Rasülüllah, Hz. Ali’ye “Git boynunu vur” diye emretti. Hz. Ali, adama geldiği vakit, onu bir kuyunun içinde yıkanıp serinliyor buldu.
“Çık dışarı” diyerek elinden tutup kuyunun dışına çıkardı. Hz. Ali adamın “burulmuş” hadım edilmiş ve erkeklik organından mahrum olduğunu gördü. artık ona dokunmayıp, durumu Hz. Peygamber’e haber verdi. Rasülüllah, onu, davranışı sebebiyle takdir etti.” (Müslim, Tevbe 59, 2771) KÜTÜB-i SİTTE; 1602, 5/176, 177 (1)
Bu iki rivayeti iyice anlamanız için tekrar tekrar okumanızı istirham ediyorum. Rivayetde ki edepsizlik bütün hadleri aşmıştır.
Birinci rivayette, peygamberimiz Muhammed Mustafa´nın (salatü selam olsun ona), ona çocuk vermiş olan cariyesinin zina yaptığını, zina neticesinde hamile kaldığını ve bu çocuğu doğurduğunu anlatmaktalar.
Bu rivayetde çirkin iftiraya maruz kalan cariye, MARIYE anamızdır! Yani Peygamberimize küçük yaşta ölmüş olan Ibrahimi veren anamızdır! Bu tür rivayetleri uyduran melunlar, peygambere nasıl sataşacaklarını
bilemediklerinden, onun ölümünden sonra böyle edepsiz rivayet uydurmuşlardır.
Şimdi biz bu edepsizlikleri red edince, bizlere 'Dinsiz' gözüyle bakıyorlar. Buyrun bakalım hangi müslüman bu hadisleri kabul edebilecek? Siz kabul edebilecek misiniz?
2) Cariyenin avreti namus değil anlaşılan:
493- Abdullah İbnu Amr İbni’l-As (radıyallahu anhümâ) anlatıyor:
“Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) ” buyurdular ki: “Sizden biri cariyesini veya kölesini veya ücretlisini evlendirdi mi, artık onun avretine bakmasın.”
(K.S. 2680 C.8 S.522 Akçağ, alıntısı: Ebû Dâvud, Libâs 37, (4113, 4114) .)
Bu rivayet nerde geçiyor dikkat ettiniz mi? KÜTÜB-İ SİTTE´de. Yani en güvenilir diye bize yutturulan kitaplar´da. Yani bu hadis SAHIH! Şimdi anlaşıldı şeriatçılar ne diye 'cariye isteriz' diye bağırdıkları. Ne diyor rivayet anlayalım. Cariye evlenirse artık avret yerlerine bakmayacakmışız! (insan buna sahih diye nitelendirmeye utanır yahu!).
Şimdi bu tür saçmalığı, peygamberimizin söyleyebileceğine nasıl inanabilir insan? Bir taraftan diyeceksin ki (kur´an diyor) "üstün ahlak sahibi peygamberdir" öte yandan kalkacaksın "Peygamber dedi ki" diyeceksin "Avretlerine evlendikten sonra bakmayacaksınız!".
ALLAH ıslah etsin ne diyeyim.
3) Peygamberin eşine uydurulan çirkinlik:
501- Enes b. Mâlik’ten rivayet: “Uhud harbinde, Yemin olsun ki, Âişe binti Ebi Bekir ile Ümmü Süleym’i paçalarını sıvamış halde gördüm. Baldırlarının bileziklerini görüyordum. Su tulumlarını taşıyor, sonra gâzilerin ağızlarına boşaltıyorlardı. (Müslim, C.8 H.136/655 Sönmez Neşriyat.)
Bu rivayet apaçık Ayşe ve Ümmü Süleym´ye yapılan bir iftira değildirde nedir? Kaldı ki farz edelim gerçekten Peygamberin eşi bu şekilde su taşıdı ve yardımcı oldu, peki bu adam bacaklarını anlatma gereğini niye duymuş acaba? Yani övüyormu sövüyormu belli değil.
Kendi hamımlarını çarşafa sokup, "tek bir saç teli görünse yetmiş yıl cehennemde yanacak" diyenler, peygamberin hanımına gelince "bu hadisler Sahihtir" diyorsa, bu ikiyüzlülük değildirde nedir?
4) Terbiyesizliğin daniskası! :
519-.... Câbir b. Abdullah (r.a.) ’den; demiştir ki:Resûlullah (s.a.)
“- Biriniz bir kadına dünürlük yaptığı zaman kendisini o kadınla evlenmeye sevk eden organlara bakmaya imkân buluyorsa, bunu yapsın-”
(Câbir) dedi ki: “ben bir câriyeyle evlenmek istedim, bunun üzerine (onun haberi olmadan görebilmek için) onu gizli gizli gözetlemeye başladım. Nihayet beni kendisiyle evlenmeye sevk eden (organlar) ını gördüm de onunla evlendim.
(Ebû Dâvud, K.en-Nikâh (12) , Bâb 17-18 C.8 S.148 Şamil Yayınları.)
Hani birşeyler yazacağım ama harbiden bu saçma sapan hadisi sizlerin vicdanına bırakıyorum.
Açıklamaya ne gerek var, işte yazıyor! Anlayan anlamıştır zaten ne anlama geldiğini. Bize susmak düşer!
5) Peygamberimize çok çirkin bir iftira! :
520-........... Câbir (r.a.) ’den rivâyet olunduğuna göre, Peygamber (s.a.) (ansızın) bir kadın görmüş, bunun üzerine Zeyneb bint Cahş’ın yanına girip onunla ihtiyacını gidermiş, sonra ashabının yanına çıkıp onlara; “Kadın, şeytan kılığında (bir erkeğin) karşısına çıkabilir kim böyle bir şeyle karşılaşırsa, hemen ailesine gelsin (ve onunla cinsi münâsebette bulunsun) çünkü bu (şekilde hareket, kadınlara yönelik) içindeki(his) leri zayıflatır.” buyurmuş..
(Ebû Dâvud, K.en-Nikâh (12) , Bâb 42-43 Şamil Yayınları, ayrıca: Müslim, nikâh 9; Tirmizi, redâ’ 9.)
Şimdi bunu açıklayarak okuyalım. Peygamberimiz yolda bir kadın görüyor ve anlaşılan o ki; (haşa) kadını çok (cinsellik manada) çekici buluyor. Bunun için gidiyor Zeynep anamız ile cinsi münasebette bulunuyor!
Birde utanmadan geliyor (güya) bunu ashabına anlatıyor! Şimdi bunu hangi akıla uyarak izah edebileceksiniz? Böyle bir peygamber olurmu hiç?
Hiç o üstün ahlak sahibi insan bunu yapmış olabilirmi? Bu ne rezalet! ! ! !
Kalem Suresi 4 Ve gerçekten sen, çok büyük bir ahlak üzerindesin.
6) Cariyenin Avreti:
Şimdi su Fetva kitapların da olan alıntıyı dikkatlice okuyun:
"Yabancı kadın hür değil de cariye ise bazı alimler 'Onun avreti göbekle diz arasıdır' demiştir."
"Bazıları da 'Cariyenin avreti yaptığı iş sırasında açılmasına ihtiyaç olmayan kısımlardır' demiştir. Buna göre, câriyenin başı, kolları, bacakları, boynu, göğsü avret sayılmaz. Sırtı, karnı, kollarının yukarısı avret mi değil mi münâkaşa edilmiştir."
"Ne erkeğin kadına, ne de kadının erkeğe dokunması hiçbir surette caiz değildir. Hacâmat, sürme veya bir başka sebep dokunmayı caiz kılmaz. Zira dokunmak, şeriat nazarında bakmaktan daha beterdir. Zira, dokunmak suretiyle inzâl vaki olursa orucu bozduğu halde bakmak suretiyle vâki olan inzâl orucu bozmaz. Ebu Hanife merhum: 'Erkeğe, cariyenin bakılması helâl olan yerlerine dokunması da câizdir' demiştir."
"Yine Ebu Hanife merhum: 'Kadın, erkeğin nesb, raza (emme) veya sıhriyyet sebebiyle mahremi olduğu takdirde, ona karşı kadının avreti göbekle diz arasıdır, tıpkı erkeğin erkeğe avreti gibi' demiştir."
"Diğerleri ise: 'İş sırasında açılmayan yerleridir' demiştir."
"MÜSTEMTİA (denen zevce, cariye gibi istifraşı helâl olan kadının) avretine gelince, erkeğin, bütün uzuvlarına bakması caizdir. Hatta fercine bile bakabilir, ancak ferce bakmak mekruhtur. Kişinin kendi fercine bakması da mekruhtur. Zira, ferce bakmanın bir nevi körlüğe sebep olacağı rivayetlerde gelmiştir. Kadının fercine bakmanın caiz olmadığı da söylenmiştir. Kadının kendine ayırdığı cariye veya müdebbere (ölümünden sonra hür olacak câriye) veya ümmü veled (efendisine çocuk doğurarak yarı hür hâle gelen, satılamayan cariye) veya merhune (rehinelenmiş câriye) olması farketmez. Cariye Mecusi veya mürted veya puta tapan, veya kendisiyle bir başkası arasında müşterek veya evli veya mukatebe anlaşması yapmış ise, bu durumda câriye yabancı kadın gibidir. Amr İbnu Şuayb babası, dedesi tarikiyle Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm) 'den şu hadisi rivayet eder: 'Sizden biri cariyesini kölesiyle veya işçisiyle evlendirirse, artık göbekten aşağı ve dizden yukarısına bakmasın.'(2)"
"'Cariyenin avret yeri erkeğinki gibidir. Sesi de avret değildir. Hür kadınların sesi de avrettir, saçları kolları da avrettir. (Hadika, Berika) ]
(Mehmet Ali Demirbas, Dinimizislam) '(3)"
Ilginç olan bu rivayetler´de. Cariye olan müslüman kadına başörtüsü yok, göğüsler açık olabilir (cariyenin avreti erkeğin´ki gibi imiş) , hatta efendisi (yani erkek) cariye´ye dilediği gibi bakabilir. Şimdi bu hangi ilahi kitaba uyacak acaba? Hangi ayete uyduracaklar bunu? Kur´an bunu hiç kabul edermi? Şahsi görüşüm odur ki bunu Ebu Hanife dememiştir, bizce sonradan onun adına uydurulmuştur. Hadis ise Resülü ekreme ait değildir, sonradan uydurulmuştur.
Hani duyuyorsunuz bazen, bir kısım yobaz "Cariyelik isteriz" diyorlar ya, ee şimdi anladınız ne istediklerini işte.
7) Çocuk ile cinsel temasda bulunana had yoktur! :
6- Zina edilen kadının ergin veya kendisine cinsel istek duyulan bir yaşta olması gerekir. Küçük kız çocuğu ile zina edilmesi halinde zina eden erkeğe de kıza da had cezası gerekmez. Ergin olmayan çocukla cinsel temasta bulunan kadına da had uygulanmaz. (4)
Evet doğru okudunuz, Şamil Islam Ansiklopedisin de, Zina bölümünde aynen bu satırlar yer almaktadır. Ne diyor bu satırlar, anlayalım bir daha.
a) Küçük kız çocuğu ile cinsel temasda bulunan (yani zina eden) erkeğe had cezası uygulanmaz!
b) Küçük erkek çocuğu ile cinsel temasda bulunan (yani zina eden) kadına da had cezası uygulanmaz!
Aklı başında kadın ve erkek yapınca had cezası uygulanıyor, çocuğun ırzına geçene (çocuk herhalde cinsel istekde buluncak yaşta değil, ergin olmadığına göre) had cezası yok! Şimdi bu rezaleti okumak istiyorsanız, online şamil islam ansiklopedisini açın zina bölümünde okuyun!
8) Rivayetler bu ise, hoca da böyle olur:
Cübbeli Ahmet hoca
’Cüppeli Ahmet Hoca’ lakaplı Ahmet Ünlü, bir fetvayla cemaatinin ’İslami oyuncak bebek’ standardını belirledi. Ünlü oyuncak bebeklerle ilgili şunları söylüyor: 'Öyle bebekler yapıyorlar ki, saçlarını tarıyorlar, uzun bacaklı falan, bunlara izin verilmiyor. Çünkü normal insanı tahrik edecek gibi. Tıpatıp bebekler, tıpa tıp benzetim var, sanki resim gibi, üstelik çıplak gibi.' (5)
Gözü dönmüş Hocanın galiba, oyuncak bebekten tahrik oluyor ise.
9) 1 Yaşında ki bebek ile evlenilir! :
Dr. Ahmad Al-Mub'i'nin insanın kanını donduran fetvaları şöyle: 'Evlilik iki şeyden ibarettir: İlki aralarında kontrat olması. Bu evliliğin ilk şartıdır. İkincisi ise karınızla seks yapmanızdır. Evliliğe girmek için minimum bir yaş yoktur. Bir yaşındaki bir kızla bile evliliğe girebilirsin. 7-8-9 yaşındaki kızlardan bahsemetmeye bile gerek yok. Bu bir rıza anlaşmasıdır. Veli genelde baba olmalıdır. Çünkü baba kararı zorunludur. Böylelikle kız, kadın olmuş olur. Ama kız seks için hazır mıdır, ilk seferinde ilişkiye girmenin doğru yaşı nedir? Bu çevre ve geleneklere bağlı olmak üzere değişir. Yemen'deki kızlar 9-10-11 yada 13 yaşında evlenirken diğer ülkelerde 16 olabilmektedir. Bazı ülkerde kızların 18 yaşına gelmeden ilişkiye girmeleri kanunla yasaklanmıştır.' (6)
Bırak ALLAHIN vahyini, insan olan hiç bir aklı selim bile bu terbiyesizliği yapmaz! Adama bakarmısınız, birde Doktor ünvanını taşıyor. Bir yaşında´ki kız çocuğu ile evlenilir diyor edebden yoksun! Hangi insan bir yaşında´ki çocuğunu evlendirir yahu? Kaldı ki evlendirse bile hangi insan alır? Normal insan yaparmı bunu? Bu satırları yazarken kanım kaynıyor, yani elimden gelse yumacam gözümü açacam ağzımı. Kendimi zor tutuyorum vallaha!
Dedik ya, rivayetler böyle olur ise, hocalarıda bu şekilde fetva verir işte!
10) Mârifetname edepiszligi:
İbrahim Hakkı Erzurumlu, bundan aşağı yukarı 300 yıl önce, 18yy Marifet adli bir kitap yazıyor. Bu kitapta Cinsel öğütlerde mevcut. Bakalım şu öğütlere ne imiş. Ben kısaltarak alıyorum çünkü yukarda da dediğim gibi utanıyorum. Dileyen bunu arayıp bulup kendi okur.
Görelim şimdi neler imiş şu öğütler:
Cimada öpüşenin çocuğu sağır doğar
Erkek, iç gömleğinden başka bütün elbiselerini soyacak.
Kadın da aynı şekilde soyunacak.
Cima esnasında öpüşme ve konuşma olmayacak. Çünkü bunlar, çocuğun sağır ve dilsiz olmasına sebep olabilir.
Cima çocuk ve hayvan yanında yapılmamalıdır.
Yabancı kadınlarla yalnız kalmamalıdır. Çünkü hem haram hem de sonu fenadır. Bir şair şöyle diyor: Kadınlar, bizim için şeytan olarak yaratılmışlardır. Şeytanların şerrinden ise Allah'a sığınırım.
Öğleden sonra yapılan çocuk şaşı gözlü olur
Yeni ayın ilk günü cima yapılırsa çocuk güzel olur.
Öğleden evvel cima yapılırsa çocuk hakim ve kerim olur.
Pazartesi gecesi cima yapılırsa çocuk Kur'an hafızı olur.
Salı gecesi cima yapılırsa çocuk cömert ve merhametli olur.
Perşembe gecesi cima yapılırsa çocuk alim ve amil olur.
Cuma gecesi cima yapılırsa çocuk ábid ve arif olur.
Cuma namazından evvel cima yapılırsa çocuk mutlu ve ölümünde şehid olur.
Kadının rızası dışında cima yapılırsa çocuk ahmak olur.
Yeni ayın ilk gecesi veya onbeşinci veyahut da son gecesi cima yapılırsa çocuk deli olur.
Pazar gecesi cima yapılırsa çocuk yol kesici olur.
Çarşamba gecesi cima yapılırsa doğacak çocuk öldürmeye eğilimli olur.
Gündüz öğleden sonra cima yapılırsa doğan çocuk şaşı gözlü olur.
Ramazan bayramı gecesi cima yapılırsa doğan çocuk serkeş, inatçı olur.
Kurban bayramı gecesi cima yapılırsa doğan çocuk altı veya dört parmaklı olur.
Cima ayakta yapılırsa doğan çocuk uykuda yatağına işer.
Erkek, yanılır da baldızıyla sevişir ve cima yaparsa doğan çocuk hünsa (kendisinde hem erkek hem de dişi alameti olan) olur.
Cima meyve ağacının altında yapılırsa çocuk zalim olur.
Kadının sesi kocadan fazla çıkmayacak
Kocası kapıdan içeri girince hemen ayağa kalkıp karşılamak.
Karı kocasına merhaba efendim, hoş geldiniz demeli.
Karı kocasının her emrine itaatli olmalıdır.
Karı kocasının cinsi arzu ve isteklerine karşı gelmemek, nefsini teslim etmekte gecikmemek şeklinde hareket etmelidir.
Kadın sesini kocasının sesinden fazla yükseltmeyecek.
Kadın kocası için bazı zararsız maddeler sürünüp süslenecektir.
Kadının hainliğinden sakınmak lazımdır
Erkek eşine rıfk ile muamele edecek, iyilikle idare edecek. Çünkü kadın eğri kaburga kemiğinden yaradılmıştır, aklı ve dini eksiktir, kocasına sığınmıştır. Güleryüzle sohbet için alınmıştır.
Erkek, karısının öfkesi karşısında susmalıdır. Ta ki kadın pişmanlık duyup kocasından özür dileyinceye kadar. Çünkü kadın ruhen zayıftır. Susma onu yener.
Kadının hainliğinden, aldatma ve tuzaklarından sakınmak lazım. Çünkü Hz. Adem, eşi Havva anamızın aldatmasıyla Allah'a asi olmuştur.(7)
Yunus Suresi 69 De ki: 'Allah hakkında yalan düzüp iftira edenler iflah etmeyeceklerdir! '
11) Ne kadar Şair varsa Şeytan imiş:
Bu hadislerde hediyemiz olsun. Bu hadislere göre hepimiz (ben dahil) şeytanız! Ne diyeyim kardeşler, ALLAH yalancının belasını verecektir.
Benim peygamberim bu sözleri söylememiştir!
491- Ebû Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) ” buyurdular ki: “Sizden birinin içine onu bozacak irin dolması, şiir dolmasından hayırlıdır.” (K.S. 2305 C.8 S.183 Akçağ, alıntıları:Buhâri, Edeb 92; Müslim, Şiir 7, (2257) : Ebû Dâvud, Edeb 95, (5009) : Tirmizi, Edeb 71, (2855) .)
El-Hudri’den Müslim’in kaydettiği bir diğer rivayette şöyle denmiştir: “Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) ” yürümekte iken karşısına şiir inşad eden bir şâir çıktı. Efendimiz: “Şeytanı tutun” veya “Şeytanı yakalayın” diye emretti.
(K.S. 2305, yukarıdaki rivayetin ikinci paragrafı)
492-.......... Bize Hanzala Sâlim’den; o da İbn Umer (R) ’den haber verdi ki, Peygamber (S) : “Birinizin içinin irinle dolması, muhakkak ki şiirle dolmasından hayırlıdır” buyurmuştur.
(Buhâri, Kitâbu’l-Edeb H.178 C.13 S.6118 Ötüken.)
Dr. Hidayet Tuksal:
'Hadislere baktığınız zaman iki tür peygamberle karşılaşıyoruz. Bir tarafta kadınlara karşı son derece nazik ve kibar; diğer tarafta ise şiddet dolu, ayrımcı, aşağılayan bir peygamber. Ben, kadınlara yönelik şiddeti savunan ve onları aşağılayan bir peygamberin olamayacağına inanıyorum. Bu nedenle malum hadislere itibar edilmemesini savunuyorum. Bu hadislerin de uydurma, yanlış olduğu bilimsel metotlarla ispatlandı. Bu noktada Diyanet’in çalışması çok yaralı olacaktır.'
12) Son söz Kur´anın! :
A'raf 28
Bir iğrençlik yaptıklarında şöyle derler: 'Atalarımızı bu hal üzere bulmuştuk. Yani Allah emretti bize bunu.' De ki: 'Allah, edepsizliği/iğrençliği emretmez. Allah hakkında, bilmediğiniz şeyler mi söylüyorsunuz? '
Nur 19
İman edenler içinde edepsizliğin yayılmasını arzu edenler var ya, onlar için dünyada da âhirette de korkunç bir azap öngörülmüştür. Allah bilir ama siz bilmezsiniz.
17/41
Biz, and olsun ki öğüt almaları için bu Kur´an'da bunları türlü türlü açıkladık. Fakat bu açıklamalar ancak onların nefretini artırmıştır.
17/89
And olsun ki, biz Kur´an'da insanlara türlü türlü misal gösterip açıkladık. Öyleyken insanların çoğu nankör olmakta direndiler.
18/54
And olsun ki, Biz bu Kur´an'da insanlara türlü türlü misali gösterip açıkladık. İnsanın en çok yaptığı iş tartışmadır.
54/22
And olsun ki, Kur´an'ı öğüt olsun diye kolaylaştırdık; öğüt alan yok mudur?
39/27
Yemin ederim ki bu Kur'anda insanlar için her türlüsünden temsil getirdik, gerek ki iyi düşünsünler
54/17
And olsun ki Kuran'ı, öğüt olsun diye kolaylaştırdık; öğüt alan yok mudur?
17/41
Biz, and olsun ki öğüt almaları için bu Kuran'da bunları türlü türlü açıkladık. Fakat bu açıklamalar ancak onların nefretini artırmıştır.
Saygılarımla
Mustafa Çelebi
Devamı gelecek isteniyorsa.
Kaynaklar:
1 Ferec Hüdür
2 İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 4/139-140.'
3 Dinimizislam.com Musiki bölümü
4 Samil Islam Ansiklopedisi, Zina bölümü
5 Nethaber
6 Ensonhaber
7 Hürriyet Pazar Gazetesi, 28.05.2000 (Marifetname Ibrahim Hakkı)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder