29 Ekim 2009 Perşembe

Adem olmak!

Insan olmanın birinci şartı nedir acaba? Dürüst olmakmı? Yoksa merhametli olmak? Insanı insan yapan hangi yanıdır? Öyle ya , yaratılış bakımından bir maymundan tek farkımız aklımızı kullanabilmemiz, yoksa aslında maymundan farkımız ne ki? Gerçi nice insan tanıdım ki, maymun onların yanında Insanı kamil sayılır! Aşık olmamızmı bizi insan yapıyor yoksa? Insanı insan yapan hangi yönüdür? Şu topraktan yaratılmış ve toprağa gidecek olan madde bizi insan yapmıyor herhalde. Yoksa insan hiç bir zaman insan olmadı da, sadece kendimizimi avutuyoruz? Öyle ya, Adem olmak için önce ademin sırrını bilmek gerek! Bilemediğimize göre Adem olabildikmi acep? Mal mülk sevdası, Şehvet düşkünlüğü, Kibir, Nankörlük, Sabırsızlık, Yalancılık, Sahtekarlık, Ikiyüzlülük, Isyankarlık, Dolandırıcılık, Namussuzluk, Şerefsizlik, Edepsizlik, Sapıklık, Canilik, Cahillik, Kötülük hep bizde olan huylar değilmidir?
Ama sorsan herkes insanı kamil! Sorsan herkes Adem olmus çoktan!
Çevrenize bir bakın, yanı başınızda ki insanlara. Hepsi bir sevdanın peşine düşmüş koşuyor. Kimisi para hırsına kapılmış, kimisi şehvet sevdasına. Çocuk ırzına geçene bile sorsan :
- Evet ben insanım! der.
Hayvan olduğunu kimse kendine yakıştırmaz. Oysa ne ilginçtir ki.
- Köpek gibisin sen! desen, alınırlar. Aynı kişiye:
- Aslanım benim ..! deyince, sevinirler.
Ikiside hayvan değilmidir? Köpeğin arslandan farkı nerde ? Kaldı ki arslan bizi görse parçalar. Köpek yine onun yanında zavallı , güven veren bir dost. Insana "köpek " diye küfür etmeye kalkışmak, aslında köpeğe küfür etmek değilmidir? Öyle ya, nice insan gördük ki , köpek onun yanında erdemli kalır!
Insanlar karınca yuvasına benziyor, herkes bir iş tutmuş koşturuyorlar . Bir biz ortada kaldık galiba. Ya ben bu dünyalı değilim, ya da bu dünya beni sevmiyor. Bir türlü ayak uyduramadım gitti şu dünya dedikleri mekana. Lamekandamıyım nedir?! Orda olsak, ne de güzel olurdu. Mekan yok! Madde yok! Zaman yok!
Ne ölüsün, nede canlısın. Ne öldün ,nede yaşadın. Ne var oldun, nede yok olacaksın. Öyle bir yerde olmak isterdim işte. Belki diyorum , o zaman Insanı insan yapan asıl gerçeği anlar idim. Ama sanırım bu da sadece bir hayalden ibaret olsa gerek.
Acaba Insan kendi aynasında , kendi yokluğunu fark edince , "KÜN" emrinin özüne varabilirmi? Şu beden şehrinde ne kadar zıtlık varsa almış depolamışız. Bir yandan Sevgi , bir yandan nefret. Bir yandan acımasızlık , bir yandan merhamet. Bir yandan dürüstlük, bir yandan sahtekarlık. Ne acayip bir varlığız ki tüm zıtları toplamışız kendimizde! Şu Mizan terazi olan akıla acep danışı versek bize neler der?! Kim bilir, belki de " Senden usandım" der de , bu can bu fani alemden hakikat şehrine ulaşır". Ne acayip bir varlığız ki , Mehdi de bizde, Deccal de ! Insan kendi aynasında kendi yokluğunu seyretmesi gerek! Aynayı da gerçi kirlettik ya , neyse! Önce onu cılalayıp, temizlemek gerekecek. Temizlik işini de çoğu insan sevmez.
Herhal de şu yaratıkların arasında, Insan kadar adi bir varlık var olmadı! Ne ilginçtir ki insan gibi erdemli varlıkta yaratılmadı.
Ya biz insanlığımızı unuttuk, ya da insanlık bizi unuttu! En iyisimi ne ben bu dünyaya karışayım, ne de dünya bana karışsın.
Varsın alem bize deli desin. Akıllı olupta bu cihanın kahrını çekmektense..... Değilmi ama!...
Varsın bu cihan bizim kahrımızı çeksin.
Bence insanı insan yapan , insanın insanlığı üzerin de insanca düşünebilmesidir!

La Ilahe = Gönül kabemde ki tüm ilahları parçaladım, şehvet ilahını, yalancılık ilahını, sahterkarlık, ikiyüzlülük, Kibir, nankörlük, şerefsizlik ilahını... Tek tek aldım parçaladım.
Geriye sadece ILLA ALLAH kaldı!

Vesselam!
Mustafa Çelebi

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder